1 Eylül 2011 Perşembe

SAKSON KÖLELERİ!

Sakson köleleri, boyunlarında efendilerinin adının yazıldığı tasmaları taşırlarmış. Ki, sahibinin kim olduğu belli olsun, ona göre muamele görsün!

Saksön köleliği, milattan önce 3. yüzyıldan itibaren biliniyor.

Avrupa kıtasının eski kavimlerinden olan saksonlar Germen asıllıdırlar. Bugünkü Almanya’nın Saksonya eyâletine ad veren bir kavimdir. Ren ile Elbe nehirleri arasında, M.Ö. 3. yüzyıldan beri bulundukları biliniyor.

Mîlâttan sonraki ilk yüzyıllarda bölge dışına taşarak, Britanya Adasına, yâni İngiltere’ye gittiler. Britanya Adasının her tarafına yayıldılar; güney ve güneydoğu kısmına hâkim olup sömürge hâline getirdiler. Denizlerde korsanlık yaptılar. Sekizinci yüzyılda dörde bölünüp, parçalandılar. Zulüm, onları da tarih sahnesinden sildi.

Sonunda efendilik de bitiyor, kölelik de!

İnsanın en büyük zilleti köleliktir. Hele, sakson vari  “tasmalı kölelik”ten daha aşağılayıcı bir durum tasavvur edilemez.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde veya ülkelerinde bu gün “sakson köleliği” diye adlandırabileceğimiz durumlar, çelişkiler yaşanıyor.

Güç, tek kutupla hale gelip küreselleştikçe bu defa insanlar değil, ülkeler köleleşiyor. Bu gün Ortadoğu’da yaşanan dram, açıkça bu fotoğrafı veriyor.

Ülkeler yeni baştan dizayn ediliyor, sınırlar yeni baştan çiziliyor. Yeri geldiğinde savaşla, yeri geldiğinde bölüp parçalama yöntemleriyle, yeri geldiğinde işbirlikçi iktidar ve ajanların marifetiyle.

Küresel güç, hakim olmak istediği ülkede “milli ruh”tan yoksun muhterisler arar. O “muhteris” bulunduğunda ona önce iktidar vadedilir, sonra iktidar yapılır, sonra da eline koca bir liste verilir. “Listedeki buyruklarımı yerine getirdiğin sürece sana havada, denizde, karada ölüm yok!” denir.

Sakson kölesi, efendisinin adını taşıyan tasmayı boynuna geçirmiştir bir kere. O buyuracak, köle buyurulanı yerine getirecektir. Kaçarı yoktur. Bu bir alış-veriştir. İşbirlikçi iktidarını sürdürecek, efendisi istediğini alacaktır!

İşbirlikçi iktidarlar, sadece efendisinin desteği ile ayakta kalamazlar. İçeriden ona “bende” olacak kişilere ve güçlere ihtiyacı vardır. Bunları elde etmek çok kolaydır. Kimini parayla, kimini makamla, kimini korku yöntemlerini kullanarak kendine bağlarlar.

Sakson köleleri çoğalmıştır artık. İçerideki köleler, kendilerine nimet, ya da korku salan iktidarın tasmasını taşırlar boyunlarında. Bunlar kimi aydınlardır, kimi yazarlardır, kimi işadamlarıdır, kimi bürokratlardır, ya da efendisinin emriyle vekil yapılmış kifayetsiz muhterislerdir.

Artık, kölelik zinciri kurulmuştur. Bu zincire dayalı efendilik müessesesi keyfini sürmeye devam eder.

Ne zamana kadar?

Tasmalar, boyunları sıkıncaya kadar!

“Zulüm hiçbir zaman payidar olmadı!”

Köleler, tasmalarını kırmaya başladıkça, zalimler kaçacak delik aradılar!

Bakın, bunlardan birisi, hem de en sadık olanı, elini tasmasının üzerinde gezdirerek efendisi hakkında neler döktürmüş:
   Onun beyin kıvrımlarında nelerin dolaştığını bilebilecek kadar kendisine yakın olan bir insanım. Bir boşluktan yararlanmaya çalıştığı besbelli. Onunla demokratik bir ülke inşa edilebileceği kanaatinde değilim. Henüz entelektüel ve siyasal birikiminin bu çapta olduğuna inanmıyorum.”
En sadık köle bile tasmasını kırmaya niyetlenmişse, son yaklaşıyor demektir!

Hiç yorum yok: