17 Ağustos 2011 Çarşamba

NEREDE O "ŞANLI MUHALEFET"?


 
“İktidar, her rejimde var. Rejimi demokratik yapan muhalefettir.”
Bu sözler, ülkemizin yaşayan siyasi efsanesi Demirel’e aittir.
Muhalefetin ne kadar önemli bir görev olduğunu “şanlı muhalefet” sözcüğü ile O  anlatmıştı.
1977 seçim yenilgisinden sonra basının önüne çıktığında ilk sözü: “Millet bize muhalefet görevini verdi” demek oldu.
Sonra parti grubuna geldi, uzun bir konuşmanın sonunda muhalefet yapmanın da bir görev olduğunu hatırlattıktan sonra “şanlı bir muhalefet yapacağız. Sesi Hint’ten, Yemen’den duyulacak!” dedi.
Nitekim, öyle oldu.
Müthiş bir muhalefet yaptı.
Ecevit iktidarını, dut ağacını sallar gibi salladı.
O günün olağanüstü şartları da buna yardımcı oluyordu. Petrol yok, yağ yok, sigara yok, ampul yok! Üstelik terör var, kan akmaya devam ediyor.
1979’un zor günlerini yaşayan halka “bunlar üç koyunu bile güdemezler, merak etmeyin biz yeniden iktidar olur, bu sıkıntıları yüz günde aşarız!” diyerek moral verdi.
1979’da Trakya’da 5 milletvekilliği için ara seçim yapılıyordu. “Bej, bej, bej..” tezahüratları eşliğinde beş milletvekilliğinin beşini de aldı.
Ecevit, onurlu bir siyasetçiydi. Mecliste çoğunluğu kaybetmemişti ama, ara seçim sonuçlarını itibar kaybı saydı ve hemen istifa etti.
İktidar el değiştirmişti.
(Bu arada o günün diğer muhalefet liderleri Erbakan ve Türkeş’in haklarını yemeyelim. Onlar da etkili muhalefet yapan liderlerdi. AKP, Erbakan’ın muhalefeti sayesinde bu gün iktidar!)
Demirel, azınlık hükümeti  kurdu,  yüz gün içinde bütün “yok”ları “var” a çevirdi.
Ancak, terör bütün hızıyla devam ediyordu. Cumhurbaşkanı seçilemiyordu.
12 Eylül günü Ordu yönetime el koydu; iktidar da, muhalefet de bitti.
O günün iktidarıyla muhalefet anlaşıp, en azından Cumhurbaşkanını seçebilmiş olsaydı belki 12 Eylül olmayacaktı. Belki terörle başa çıkacak tedbirler de alınabilirdi. Olmadı.
Çekişmenin sonu, çekişenlerin tasfiyesiyle son buldu.
Gelelim günümüze:
Ülkede bir iktidar var. Milletten yüzde 50’ye yakın oy almış. Meşru bir iktidar. Kimilerine göre çok başarılı, kimilerine göre başarısız. Hatta, ülkeyi uçurumun kenarına sürüklüyor. Halkın yüzde 49’u bu iktidarı başarılı bulurken, yüzde 51’i karşısında. Ama, dağınık bir yapı.
Anlayacağınız, blok bir muhalefet yok. Dolayısıyla, iktidar alternatifi olabilecek bir muhalefet de henüz ufukta gözükmüyor.
Bunun sebebi, muhalefet patilerinin liderlerinin yetersizliğidir.
Halkın sorunlarını, ülkenin gidişatını etkili bir dille ifade edemiyorlar. Yetmemiş gibi, kendi iç çekişmelerinden kurtulup, buna vakit de ayıramıyorlar.
CHP kendi ideolojisini bırakmış; “Kürtlerden ve dindarlardan nasıl oy alabilirim”in hesaplarını yapıyor. Bu yüzden de çelişkiler içinde gidip geliyor.
Kılıçdaroğlu düzgün bir insan ama, liderliğini yeterli bulmayanlar var.
“CHP bu gidişle önümüzdeki seçimlerde yine nal toplar” düşüncesi başta bir kısım CHP’liler olmak üzere siyasetten anlayan pek çok kişinin ortak kanaati.
MHP deseniz başka bir alem. Bahçeli bu partinin başında kaldığı sürece ondan da hayır yok!
Ülkede kan gövdeyi götürüyor, güneydoğuda birileri özerklik ilan etmiş, ülke bölünme noktasına gelmiş; her gün yeni bir şehit haberiyle sarsılıyoruz; dış güçlerin itelemesi veya pohpohlamasıyla Suriye’yle savaşın eşiğine gelmişiz; bu beylerin uğraştıkları şeylere bakın.
CHP, üst yönetimini değiştiriyor, MHP lideri Bahçeli ise yanına çağırdığı parti teşkilatlarını paylıyor.
 “Benimle değilseniz buyurun dışarı!” tehditleriyle önündeki kongreyi de almanın ebcet hesabını yapıyor.
Yumurtladığı son cevher ise şu: “52 milletvekilinin tamamı da gitse ben buradayım!”
Merkez sağın köklü partisi DP’nin ise esamisi okunmuyor. Zeybek, atın etini yemiş, üstüne kımız içmeye devam ediyor. Binde 6’lık bir partinin genel başkanı olarak kalmayı nasıl içine sindirebiliyor, anlamak güç!
Son söz: Böyle bir muhalefetle AKP değil 2023’ü, 2053’ü de göğüsler.
Tabii, o zamana kadar devlet diye bir kurum kalmışsa…
Neredesin, ey şanlı muhalefet!
NOT: Hiçbir parti ile organik bağım yok. Ben halâ Adalet Partiliyim. Merak edenlere duyurulur.

Hiç yorum yok: