7 Haziran 2011 Salı

SEÇİME GİDERKEN MANZARA-İ UMUMİYE…

Proje adım adım yürüyor.
Önce medya ayağı halledildi. Büyük gazeteler ve televizyonlar susturuldu. Kamuoyu yeterince bilgilendirilemiyor, aydınlatılamıyor. Halk tek yönlü bir propagandanın etkisi altında sandık başına gidiyor. Böyle özgürlüğe böyle demokrasi!
İkinci adımda yargı ele geçirildi. Sindirme operasyonları tam gaz, devam ediyor. Sıranın kime geleceği, yarın-öbür gün kimin evinin sabahın köründe basılıp, hangi düzeneklerle savcının karşısına çıkarılacağı belli değil.
Ülkenin ve cumhuriyetin hakim güçleri tasfiye operasyonuna alınmış durumda. Polis, bildiğiniz gibi. Asker, hedefin tam ortasında. Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri derken, sıra Kara Kuvvetlerine gelmiş bulunuyor. Aydınlığın yazdığına göre iki eski Genelkurmay Başkanının, Büyükanıt’la Başbuğ’un gözaltına alınması an meselesi. Kara Kuvvetlerinden bazı muvazzaf generallerin de gözaltına alınacağı söyleniyor. Birkaç gün içinde, seçime bir-iki gün kala belki bunları da göreceğiz. Anlaşılan, AKP, “ilk defa” övünmelerine Genelkurmay başkanlarını sigaya çekme böbürlenmesini de ekleyerek oy devşirmek istiyor.
Önceleri iktidara methiye dizen yabancı basın bile artık Türkiye’de gerçek bir demokrasinin işlemediğini yazıyor. Demokrasi standartları açısından Türkiye en alt sıralara kaymış durumda.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en çok davaya muhatap olan ülke Türkiye.
Ekonomide kötüye gidiş emareleri çoktandır can sıkıyor. Cari açık ve sıcak para, seçim sonrasında ülkeyi zora sokacak gibi görünüyor.
PKK terör örgütü, İmralı’dan aldığı talimatla şartlarını dayatmayı sürdürüyor, tehditlerine yenilerini ilâve ediyor. Güneydoğu kalkışma halinde. Devleti yönetenler acz içinde, olup bitenleri seyrediyor.
Devlet içinde devlet kurmanın pazarlıkları yapılıyor bir yerlerde.
“Özerklik”, “öz yönetim”, “ana dilde eğitim”, “yeni vatandaşlık tanımı” talepleri dillendiriliyor. Bunun arkasından bölücübaşına ev hapsi, ardından da af gelecek gibi görünüyor. Fazla uzak olmayan bir gelecekte BDP’de bu yönde bir lider değişikliği bile beklenebilir.
Irak’la aramızda sınırın silineceği söylentileri dolaşıyor. Bunun anlamı, Irak Kürtleri ile Türkiye kürtlerini birleştirip, buna Suriye ve İran kürtlerini de katarak “Büyük Kürdistan”ı inşa etmek! Ortadoğu’da ABD emellerine hizmet edecek ikinci bir İsrail yaratılmak isteniyor. Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin en önemli hedeflerinden biri böylece gerçekleştirilmiş olacak.
“Ortadoğu’da sınırlar değişebilir” itirafı bu ve benzeri gelişmeleri işaret ediyordu, şimdi gerçekleşme aşamasına geliyor.
Birileri Türkiye’de iç savaş başlatmak ve kardeş kanı akıtmak için fırsat kolluyor. Erzurum’daki olaylara dikkat! Milli hassasiyeti yüksek olan bu ilimizde kavganın fitilini ateşlemek isteyenler var.
Büyük bir oyunun, büyük bir plânın içindeyiz. Bütün ışıkları söndürüp, milletimizi karanlıklar ve çıkmazlar içinde bırakmaya çalışıyorlar.
Lozan’ın intikamını alıp, Sevr’i hortlatmak isteyen gizli bir el, çalar saati kurar gibi olayları kurguluyor. Zil çaldığında harekete geçip son darbeyi vurmak için hazırlık yapıyorlar. Başaramayacakları açık ama, bunu deneyecekleri muhakkak!
“Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir” diyen boğuk ses, yeniden kendini duyurmaya çalışıyor.
Şimdi, o sesi boğan kahramanı ve eserlerini silmek istiyorlar. Bunda da başarılı olamayacaklar!
Peki, bütün bunlar biline biline, gelen tehlike sezile sezile, üstümüzdeki kara bulutlar görüle görüle yine bu iktidara oy verilecek mi?
Sandıkların açılmasına az kaldı.
Milletin kararına elbette saygı duyacağız.
Başımıza geleceklerden kendilerini sorumlu tutma hakkımızı saklı tutarak…
Son söz:
Diyarbakır mitingindeki cesur ve kararlı sesi dolayısıyla MHP lideri Bahçeli’yi kutluyorum.
Silifke meydanında “Silifke’nin yoğurdu, seni ABD mi doğurdu?” diye pankart açan zekâyı da alkışlıyorum.
Hayırlı seçimler…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Gungor kaleminize saglık...