25 Mayıs 2011 Çarşamba

KASETLER YENİ BİR SEÇMEN KİTLESİ DOĞURDU:“İNADINA MHP!”

 Şu kaset meselesi. MHP’yi baraj altına itmek isteyenlerin hesaplarını altüst etti.
Kasetler, yeni bir seçmen kitlesi yaratmış gibi görünüyor. Bunlar, MHP’li olmadıkları halde “İnadına MHP!” diyenlerin oyları. Oranı üç mü olur, beş mi olur, ne olur bilinmez ama, bu sözleri pek çok MHP’li olmayandan duymaya başladık.
Geçen gün hem Kürt, hem alevi bir vatandaşla konuşuyorum. Hayatında MHP’ye hiç oy vermediği gibi hep MHP’nin aleyhinde olmuş. Türk milliyetçisi değil elbet. Ama ülkenin bütünlüğüne inanmış sadık bir vatandaş. Dedi ki; “Bu seçimde oyum MHP’ye. İnadına MHP! Etrafımda benim gibi düşünen pek çok kimse var.”
Neden inadına MHP? diye sorduğumda aldığım cevap ilginçti:
“Bunlar (AKP’yi kastediyor) ülkeyi bölünmeye, kardeşlik hukukunu tahrip etmeye doğru gidiyorlar. Milletimiz bu oyuna gelmemeli. MHP barajın altına itilirse anayasayı tek başına yapacak bir çoğunluğu elde etmeyi umuyorlar. Onlara bu fırsatı vermeyeceğiz! Aslında ben hayatım boyunca hep MHP karşıtı oldum. Şimdi de MHP’li değilim. Ama bu rezilliğe prim verecek değiliz ya! Bu rezilliği tezgâhlayarak oy toplamaya kalkışanlar, kurdukları çirkin tuzağa kendileri düşecekler. Göreceksiniz, MHP’nin oyları bir hayli artacak.”
Kasetler bir namert vuruşuydu. Milletin ortak vicdanı şimdi bu vuruşa karşı oylarıyla set oluşturuyor. Bu tür çirkin tezgâhların işe yarayacağını sanan ahmaklar böylece kendi kalelerine gol atmış oldular. Evet, MHP barajın altında kalmayacak, onlar da tasarladıkları anayasayı kendi başlarına yapma imkânından mahrum kalacaklar.
Gözlemlediğim başka bir husus da şu: Kararsız oyların büyük bir kısmı da CHP’ye yöneliyor. CHP’nin yüzde 30’ları yakalama şansı var. Seçim gününe kadar oyların seyri ne yönde gelişir, bunu şimdiden bilmek zor. Ancak, AKP’nin yeniden yüzde 47’leri, 48’leri yakalaması hayli zor görünüyor.
Söylemler çok önemli. Başbakanın hırçın tavrı, bağırarak konuşması, sağa sola sataşması, özellikle de Demirel üzerinden CHP’ye vurmaya kalkışması kendi aleyhine oluyor. Bu da ters tepiyor. Tarihin çöplüğünde eşinerek, oradan, küflenmiş kavramlar çıkartarak yanlış bir muhataba yönelmek, saygısızca bir üslûp kullanmak pek çok insanı rahatsız etti. Bu oylar da sandığa başka bir biçimde yansıyacak gibi görünüyor.
Başbakanla ilgili bazı tespit ve düşünceler geniş kesimlerde ortak bir kabul haline dönüşmüş bulunuyor. Şöyle ifadeler var:
“Kibir bataklığında yürüyor!”
“Şımardı, benlik duygusuna kapıldı!”
“Zalimleşti!”
“Tek adam olma hayaline koşuyor!”
“Yalan konuşuyor!”
Seçmenin kanaati bu yönde değişime uğramışsa Başbakanın işi zor demektir!
Durduk yerde bir de Aytunç Altundal’ın kehanet kitabı!
Altındal’ın Destek Yayınları’ndan çıkan son kitabı “Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler”de gündemi sallayacak açıklamalar var. Kitap metnini Bizanslı Tarihçi Laonicus Chalcondlyles’in yazdığını, yorumcusunun Fransız Blaise de Vigenere, yayıncısının ise Thomas Artus olduğunu belirten Altındal, kitapta Türkiye Cumhuriyeti’nin 11′inci Cumhurbaşkanının kim olacağı ve Türkiye’nin geleceğine yönelik öngörülerin bulunduğuna dikkat çekti.
“Gerçekleşmiş kehanetlerinden biri, Mustafa Kemal Atatürk’ün yeni Türk devletinin kurucusu olması sıfatını kazanması olan yüzyıllar öncesinin kahinlerine göre, yeni cumhurbaşkanının ad ve soyadındaki harflerin toplam sayısı 11. Bu da Abdullah Gül olarak yorumlanıyor. Ayrıca devlet, bu cumhurbaşkanı ile çok büyük sıkıntılar yaşayacak. Kehanetlere göre bu durum Batılı devletlerin işine yarayacak.”
Az derdimiz var, yüreğimiz ağzımızda, bir de bu kehanetle yatıp kalkacağız.
Bari, bu kehanet yalan çıksa!

Hiç yorum yok: