14 Haziran 2011 Salı

İMRALI AFFNA SİLİVRİYİ KATIK ETMEK!


İstesek de, istemesek de AKP’nin seçimde elde ettiği başarıyı kabul ediyor ve milletimizin kararına saygı duyuyoruz.
Eleştiri hakkımızı saklı tutarak, bundan sonrasına bakacağız.
Bir de görünen köyün durumuna.
Görünen köy kılavuza ihtiyaç duyurmadan bize şunları gösteriyor:
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Her bakımdan sancılı bir sürece giriyoruz. İlk süreç Anayasa! Kıyamet de işte buradan kopacak.
AKP’nin Anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğu yakalayamamasına sevinmiştik ama, bu sevinç kursağımızda kalacak gibi görünüyor. Zira, seçimin AKP-BDP güçbirliğine dayalı bir “ANAYASA KOALİSYONU” çıkardığını görememişiz.
Ne gam?!
AKP’nin oyları yetmezse 35’lik BDP oyu orada!
Yeni Anayasa teklifi önce Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek, sonra Genel Kurul’a inecek. Anayasa Komisyonu’nda partiler milletvekili sayılarına göre temsil ediliyor. Buna göre Komisyonun çoğunluğu AKP+BDP blokunda olacak. Yani, komisyonda bu blokun dediği olacak. Anayasa teklifi de bu istikamette oluşacak.
Siz Bakmayın Tayyip beyin seçim meydanlarındaki bağrışmalarına. Anayasa üzerinde İmralı ile yürütülen pazarlıklar üç aşağı-beş yukarı belirlenmiş gibi. Sözcükler yavaş yavaş dökülüyor ağızlardan ve biz bu dökülen sözcüklerden şunu anlıyoruz:
Anayasa’nın ilk üç maddesi esnetilecek.
Vatandaşlık tanımından “Türklük” kavramı çıkarılıp “ortaklık” kavramına yer verilecek.
“Yerel özerklik” adı altında Güneydoğu’ya (onlar Kürdistan diyor) özerklik sağlanacak. Bakın, seçimden hemen sonra Diyarbakır meydanında 50 bin kişinin katıldığı kutlama fotoğraflarında “Özerk Kürdistan”’ın bayrağı ile Apo’nun posterleri boy boy!
BDP’nin çiçeği burnunda milletvekili, merhum Ecevit’in eski Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi kürsüden konuşuyor:
“Yakında APO’yu da, dağdaki kahramanları da yanınıza getireceğiz!”
Pervasızlığı o kadar ileri götürmüşler ki,
Eli kanlı teröristleri “kahraman” olarak takdim etmekten çekinmiyorlar.
Apo’ya önce ev hapsi, sonra af beklentisi gerçekleşecek gibi.
Bunun adı “barış” oluyormuş. Neyin barışı? Dökülen binlerce şehit kanını terörist postallarına çiğneten barış(!)
Bu barış hangi tavizler üzerinde temellenecek?
Çeşitli mahfillerde dillendirilen iddia şu:
Sadece APO’ya ve teröristlere getirilecek bir affın toplumda çok büyük öfke patlamalarına yol açacağı bilindiği içindir ki, bu affı başka bir şeyle harmutlamak, yani ılıtmak isteyeceklerdir. Fazla yakıcı olmasın diye.
Nasıl olabilir?
Silivri’yi İmralı affına katık yaparak!!!
Kahramanla teröristi aynı kabın içinde kaynatıp bunu topluma “Barış Reçeli” olarak yutturma kurnazlığına başvurarak!
O kahramanlar halâ mahkemede “suçum ne?” diye sorarken ve birçoğu bu soruya cevap bile bulamazken…Olabilir mi böyle bir saçmalık?
Umarız, bu iddialar söylentiden ibaret kalır.
Akıl alacak iş değil çünkü!
Silivri’dekilerle birlikte teröristleri de affederek işi dengelemek nasıl bir çılgınlıktır?
Böyle denge mi olur?
Askerle devlet düşmanı teröristler nasıl değiş-tokuş edilebilir?
Hem Silivri’dekiler sizden af mı bekliyorlar? Adalet istiyorlar, adalet!
Böyle bir tasavvur BDP’nin emellerine hizmet eder de, AKP için yola döşenmiş mayından farksızdır.
Bu mayına basan iflah olmaz!

Hiç yorum yok: