12 Haziran 2011 Pazar

BİLANÇONUN SON SATIRI!



Ben hep bilançonun son satırına bakarım.
Kâr-zarar satırıdır o. Şirketin başarısını söyler size.
İçinde başka teferruat ve mazeretler aramaya gerek yok.
Ya kârdasınız, ya zararda.
Bunu şu veya şu şekilde tevil etmenin anlamı da yok!
12 Haziran seçim sonuçları göstermiştir ki; bu seçimin iki mutlak galibi vardır:
Birincisi, oylarını yüzde 50 sınırına dayayan AKP, ikincisi logaritmik hesap ve taktiklerle yüzde 10 barajını yıkıp parlamentoya 36 bağımsız milletvekili gönderen BDP.
MHP zarardadır. Barajda boğulmaktan kurtulmuştur ama, hem milletvekili sayısını, hem oy sayısını azaltmıştır. Hezimetten kurtuluşunu kasetlere borçlu olduğunu da unutmadan söyleyelim. Bunun hesabı önümüzdeki günlerde herhalde Bahçeli ve ekibinden sorulacaktır.
Kılıçdaroğlu’na gelince; “oyumu şu kadar puan artırdım” diyerek bir başarı kanıtlayacak durumda değildir. Önce, neden belirledikleri hedefe varamadıklarının hesabını vermelidir partililerine. Yeni CHP başlığı altında partinin klâsik duruş ve çizgisinden verilen tavizler işe yaramamış, karşı taraftan oy getirmek yerine, kendi doğal oy tabanından kayıplar verdirmiştir.
Yeni CHP’nin dini çevrelere şirin görünmek adına geliştirdiği söylemler işe yaramamıştır. Kürtleri tavlamak adına yapılan söylemler de. “Özerklik şartındaki çekinceleri kaldıracağız!” türünden yaltaklanmalar Güneydoğu bölgesinden CHP’ye hiç katkı vermediği gibi, milliyetçi duyguların hakim olduğu Orta Anadolu, Karadeniz ve diğer bölgelerdeki oylarını tırpanlamıştır.
Kılıçdaroğlu’nun liderliği CHP’de sorgulanacak gibi gözükmektedir. Ercan Karakaş bunun fitilini ateşledi bile. Önümüzdeki günlerde hararetli parti meclisi toplantıları, ardından kurultay toplama girişimleri birbirini takip edecektir. Baykal’ın ayak seslerini duyar gibiyiz. O olmazsa Sarıgül!
CHP’de yeni bir hesaplaşma olacaksa, her şeye rağmen Kılıçdaroğlu’nun geçen kısa zaman içinde gösterdiği performansı da göz önüne almak gerek. Çok gayret sarfetti. Ülkeyi karış karış dolaştı. “Gidemezsiniz” dediği yerlere gitti. Eski CHP’nin kusurlarını itiraf edip, yeni CHP adına halktan özür diledi. Bütün bunları yaparken taktik hatalarına düşmüş olsa da, aldığı sonucu “hezimet” olarak nitelendirmek insafsızlık olur. Söylediği gibi, CHP Kılıçdaroğlu ile hem oylarını hem de milletvekili sayısını arttırmıştır. Seçmen verdiği oylarla Kılıçdaroğlu’na “git” dememiş, kendisine kredi açarak hatalarını gözden geçirme uyarısı yapmıştır.
Seçim yenilgisinin alışık olmadığımız tavırlarından birisini BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu sergilemiştir. Partisinin oy oranının bir hayli düşük çıkması üzerine hemen istifa etmiş, böylece kendi durumuna olan diğer irili-ufaklı partilerin başkanlarına da onurlu bir yol göstermiştir. Bakalım, DP’nin çiçeği burnunda genel başkanı Namık Kemal Zeybek ne yapacak! İstediği neticeyi alamadığına göre, iki satırlık bir dilekçe ile o da gereğini yapacaktır herhalde. Biz, Namık Kemal Zeybek’i iyi tanıyanlardan biriyiz. Bilgi ve kültür derinliği olan bir şahsiyettir. Onursuzluğa tahammülü yoktur. Eminiz, o da aynı yolu takip ederek önümüzdeki günlerde DP Genel Başkanlığı’ndan istifa edecektir.
Hakkını teslim etmek gerek. Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak başarılı bir seçim stratejisi uygulamış ve kazanmıştır. Efendim, arkasına devlet gücünü almışmış, valileri kaymakamları partisi için çalıştırmışmış, nohut fasulye dağıtarak oy toplamışmış, falanmış, filanmış. Bunların hepsi gözlerimizin önünde yaşandı ama, bunu muhalefetin bir mazeret olarak öne sürmesi ne Erdoğan’ın başarısını örter, ne kendilerine haklılık kazandırır.
Bilançonun son satırında Erdoğan’ın kesin başarısı vardır.
Tek başarısızlığı, Anayasa’yı tek başına yapmak için gerekli olan sayıya ulaşamamısıdır.
Bu da milletin hayrına olan bir başarısızlıktır. O’nu uzlaşmanın kapısına yönelttiği için sevinmeliyiz.
Son söz:
İki kişiden biri AKP iktidarını ve politikalarına onaylamıştır.
İki kişiden biri de, başka partilere dağılmış olsalar da AKP iktidarına ve politikalarına karşı olduğunu ortaya koymuştur.
İktidar için mutlak bir başarı vardır ama, muhalefet için de mutlak bir hezimet durumu söz konusu değildir.
Seçimlerin hilesiz, kansız ve kavgasız olması Türkiye’nin başarısıdır.
Demokrasi güzeldir.

Hiç yorum yok: