10 Mayıs 2011 Salı

MHP BU TUZAĞA DÜŞMEMELİ!


Belli ki gizli bir el MHP’yi denklemden düşürmek için düğmeye basmış. PİSLİK 1, 2,3,4… diye peşpeşe kasetler sürülüyor ortaya. Bunlar görüntü kasetleri. İçeriği gerçekten de “pislik” denecek kadar kötü. Milletin vekil diye seçip gönderdiği adamlar karanlık odalarda kiralık kadınlarla alem yapıyorlar.
Düğmeye basan el, aynı zamanda gizli kameranın da düğmesini kontrol ediyor. Bayağılığın ikinci perdesi de bu: Röntgencilik! Telefon dinlemeleri kesmiyor, şimdi de yatak odalarına gizli kameralar yerleştirilip, bundan şantaj üretimleri yapılıyor. Kime karşı, yüzde 10 barajını aşıyor-aşamıyor tartışmaları içerisindeki bir siyasi partiye karşı. Bu siyasi parti denklemden düşürülürse Türkiye iki partili bir sisteme oturacak, bundan da en büyük hasılayı iktidar partisi alacak.
İktidar partisi, anayasayı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluğun peşinde. Bu çoğunluğu ancak üçüncü partiyi şu veya bu şekilde denklemin dışına çıkaribilerse elde edebilecek. Bunun içindir ki MHP lideri Bahçeli, kasetlerin arkasındaki gizli elin AKP’ye ait olduğunu iddia ediyor; iddia etmekle de kalmıyor, isim veriyor.
Bu oyun MHP üzerine oynanıyor gibi gözükse de ülke üzerine oynandığı açık! Önce Anayasa değiştirilecek, sonra bu değişiklik üzerine Türkiye Cumhuriyeti,  şer odaklarının isteği doğrultusunda yeniden dizayn edilecek. Hayal bu! Varılmak istenen yer burası! Terörün azdırılması ve BDP’lilerin isyan ve baş kaldırma tehditleri kısa yoldan bu hedefe varmanın koordinatlarını ortaya koyuyor. Baştan da söylemiştik; bu hesap tutmaz. Bu ülke onların zannettiği kadar sahipsiz değil. Birileri çıkar, bütün bu hesapları altüst eder. Neye uğradıklarını şaşırırlar, sinecek delik ararlar!
Daha önceki yazılarımda da ifade etmiştim; bendeniz MHP’li değilim. MHP’ye oy vermişliğim de yok. Ama, bünyesinde vatansever bir kitleyi barındırdığı için bu partiye keskin bir karşıtlık içinde değilim. Meclis’te yer almasından yanayım. BDP’nin olduğu yerde MHP’nin olmamasını ciddi bir eksiklik olarak görürüm. O bakımdan, MHP’nin 12 Haziran seçimlerinde barajı aşmasını yürekten temenni ediyorum.
Gelelim şu pespaye görüntülere. İçeriği “berbat” tanımıyla tanımlanacak türden. Bu görüntüler elbette partinin oy oranını olumsuz yönde etkileyecek. Amaç da bu! Bu görüntüleri ortaya sürenlerin ahlâksızlığı bir yana, aktörlerine ne demeli! Bu aktörleri tanımayan, onları genel başkan yardımcılığına kadar ilerleten, bir seçim daha kazansınlar diye yeniden listeye koyan lidere ne demeli! Hayır, bunlar bile bile yapıldı demek istemiyorum. Ama liderlik biraz da feraset istemez mi, adam tanımayı gerektirmez mi? Genel başkanın kulağına bu işlerin fısıltısı da mı değmedi? Bir parti bu kadar mı başı boş bırakılır?
Bütün bu soruların cevabını, muhtemelen seçimden sonra partinin kendi kademeleri değerlendirecektir. Genel Başkan ve ekibinin artık yerlerinde rahatlıkla oturabileceklerini sanmıyoruz. Bu pespayeliğin hesabı sorulacak ve bu hesap, sorumluları tarafından elbette verilecektir.
Belli ki, elde daha başka görüntüler var. Çin işkencesi gibi bir bir ortaya dökülerek partide panik ve stres yaratılmak isteniyor. Parti seçimi bırakıp, bu işlerle uğraşsın diye! Olan olmuştur artık. Benim bildiğim MHP tabanı bu pespayeliğin üstünü örtmeyecektir. Hesabını en ağır şekilde soracak, hasarını baştakilere ödettirecektir.
Bu sonraki iştir. Şimdi yapılacak iş MHP’yi bu tuzaktan çekip çıkarmaktır. Bu görev MHP’lilere düşer. Her şeye rağmen MHP’liler partilerine sahip çıkarak bu oyunu bozmalı, 12 Haziran’dan sonra da partilerine artık bir çeki-düzen vermenin yoluna girmelidirler!
Bu parti, üç-beş seks kölesinin uçkur davası yüzünden kim vurduya gitmemelidir!

Hiç yorum yok: