18 Aralık 2010 Cumartesi

SABIR DAMARI ÇATLARSA…

İnsanın sabır damarı çatlarsa ne yapacağı belli olmaz. Çünkü, tahammülün son raddesindedir. Tepkilerini kontrol edemez. “Ne olacaksa olsun” modundadır. Eskilerin ifadesiyle “sözle uslanmayanın hakkı kötektir” duvarına dayanmıştır. Sözün anlam taşımadığı bu noktada kontrol gücün eline geçer. Güneydoğu’lu kardeşlerimizin tabiriyle “Ya herro ya merro” durumudur. Gözünü karartmanın son haddidir.

Devletlerin de sabır damarı vardır. Kişilerden farklı olarak ortak aklın kontrolünde olan bu damar kolay kolay çatlamaz. Kontrol, son kerteye kadar elindedir. Analizler yapar, nedenleri ve niçinleri anlamaya çalışır. “Teenni” ile hareket eder. Varsa bir tedbiri, kanunların kendisine tanıdığı yetkileri kullanarak önlem alır. Gidişatın seyri normal yollardan önlenemez hale gelirse “ya herro, ya merro” demez, kahredici yumruğunu indirerek işi bitir. Şüphesiz bu, arzu edilen bir yol değildir. Sonu nereye varırsa oraya kadar gider. Böyle bir durumun maliyet hesabı da yapılmaz. Yüce Atatürk’ün “mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır!” sözü, tam da böyle bir duruşu işaret eder.

Uzun bir zamandan beri gözümüzün önünde cereyan eden olayları endişe ile izliyoruz. “Nereye gidiyoruz, bu işin sonu nereye varır?” sorusunu herkes birbirine sorar oldu. Olmayacak şeyleri hayretli bakışlarla yorumlamaya çalışıyoruz. Adı üstünde, olmayacak şeyler ama birileri bunları oldurmaya çalışıyor. Durup dururken “ikinci dil” gibi, “özel güvenlik teşkilatı”, “bölgesel özerklik” gibi devletin Anayasa ile belirlenmiş üniter yapısını bozacak, ülkeyi bölünmeye götürecek söylem ve eylemlerle mesafe alınmaya çalışılıyor. Kabul olmayacak dualara amin denilmesi isteniyor.

Ne demek ikinci dil? Türkiye'deki dil haritası hakkında net bir rakam verilmese de, 3'ü azınlık (Ermenice, Rumca, Modern İbranice) olmak üzere müstakil olarak 28 kadar dil konuşuluyor. Her etnik gruba özerklik verilse ülkenin hali ne olur? Durup dururken bu hangi ihtiyaçtan doğuyor? Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarına 84 yıl sonra yeni diller mi öğretecek? Her dil bir bayrakla temsil edilseydi dünyada kaç devlet olurdu, bilenimiz var mı? Söyleyelim: Dünya üzerinde tahminen 6,900 küsür dil konuşuluyor. 6900 Bayraklı bir dünya nasıl bir dünya olurdu, düşünebilir misiniz? Konuşulan dillerden 830 tanesi Papua Yeni Gine’de imiş. Bu ülkede 5.4 milyon insan yaşıyor, dil başına da 6500 kişi düşüyormuş. 800 dile göre biçimlenmiş bir Papua Yeni Gine’nin halini gözlerinizin önüne getiriniz. Ülkemizi de benzer bir duruma sokmak istiyorlar. Şimdilik bu Kürt kartı adı altında geliştirilmeye çalışılıyor. İleride başka unsurları da devreye sokup Sevr’i hortlatmaktır hedefleri. Batı’nın bitmeyen emeli budur!

Devletlerin başka devletler üzerindeki iştahları tükenmez. Ne zaman ki zayıf düşersiniz, o zaman karşınızdakinin iştahını da kabartırsınız. Osmanlı zayıf düştüğünde iştihları kabaran güçler dün ne yaptılarsa, bu gün de yerli işbirlikçileri ile aynı şeyleri yapıyorlar. Dün karşılarına Atatürk gibi bir kahraman çıkmış, bütün hesaplarını altüst etmişti. Bu gün yüce önderinden ilham almış yeni kahramanlar çıkıp bu oyunu da bozmazlar mı sanılıyor?

Gündemi bölücüler belirliyor, yalakalığını yapmak bir avuç zavallıya düşüyor. Bunların bir kısmı CIA fonlarından yemlenen sözde aydınlardır. Bir kısmı da yalakalık modasına uyup Diyarbakır meydanında bölücü Osman’la halay çekenler! İçlerinden biri çıkıp şunu söylemiyor: “Samimi iseniz o bölgeye yatırım yapın, işsizliğin, fukaralığın önüne geçin, gençlerin dağa çıkmasını önleyin. Halay çekerek, bir iki kelime Kürtçe konuşarak bölge halkını tavlama avanaklığı bölücülerin ekmeğine yağ sürmekten başka ne işe yarar?” Ümit hanıma bunu birilerinin söylemesi gerekmez mi?

Meydanı boş sananlar şu ifadelere dikkat kesilmeli:

“Türk Silahlı Kuvvetleri; devletin, Anayasamızda yer alan, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma görevi kapsamında; ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir.”

Bu ifadeler, bir kararlılığı ortaya koyuyor. Laf olsun diye söylenmiyor.

Herkes ayağını denk alsın!

Olmayacak hayallerle gerekçeler oluşturup, demokrasimizin başına yeni çoraplar ördürtmesinler!

Son sözümüz de “Yarbay Mustafa 10 kişiyi bile yönetmedi” diyen Cehalet Fakültesinin diplomalı dangalağına:

Bu orduları kim yönetti, kurtuluş savaşını kim kazandı, kimin sayesinde özgürlük içinde yaşıyorsun? Bu hezeyanı bile O’nun sayesinde kustuğunun farkında mısın?

Tükürsünler senin ünvanına!

1 yorum:

bunyamingeyik dedi ki...

Tükürsünler senin ünvanına!
Tükürsünler ki;
BELKİ "AR" GELİR SURATINA...