DP’de beklenen karar çıktı. Ocak ayının ortalarında kongreye gidiliyor. Yeni yılla birlikte yeni yönetim. Sorun şu: bu yeni yönetim eskilerden mi oluşacak, yenilerden mi? Parti tabanındaki esintiye bakarsanız yeni yönetimin eski başbakanın, eski genel başkanın başkanlığında oluşması tek çıkış yolu. Bu koro “Çiller gelsin, kırat şahlansın” nakaratını seslendiiyor. Çiller’den ise şu ana katar “tık” yok. Ne “geliyorum” diyor, ne “gelmiyorum”. Tam bir “araf” duruşunda. “Gelişmeleri bekliyor, ona göre karar verecek zahir” diyenler kendilerini böyle teselli ediyorlar. Bazıları, eski Cumhurbaşkanımızın evindeki görüşmeden “Çiller bereketi” çıktığını sanadursun, durum öyle değil! O görüşmeden “Çiller gelsin” kararı çıkmadığı açık. Cindoruk’un açıklamalarına bakarsak; “işte meydan, gelen gelsin” çağrısı var. Ama bu çağrı direkt olarak Çiller’e değil, aklından adaylık geçiren herkese…
Üçlü görüşmeden kendine göre sonuç çıkaranlar çeşitli tahminler yürütüyorlar. Tevatür çok da zuhurat yok. Yani olaylar tahminler üzerinde şekillenmiyor. Siyaset biraz gölge oyunudur ama, görüntünün perdeye aksetmesi lazım. Sahne hazır, perde hazır, görüntü yok. Bozuk tv gibi; ses yok, görüntü yok. Kongre kararı alınmış bir partide bütün adayların ortaya çıkıp ben varım demeleri beklenmez mi? Ne gariptir ki, adı en çok telaffuz edilenin sesi çıkmıyor.
Bu üçlü görüşmeden çıkan tek sonuç bizce şudur: Önce halka ve parti tabanına nelerin olmayacağı gösterilmek isteniyor. O yüzden Cindoruk Çiller’in gelişi için “yakın bir ihtimal” tabirini kullandı. Kurt politikacı, hiç hazetmediği belli olan mütereddit Çiller’i oyunun içine çekmek istiyor. “Hadi buyur!” dercesine. Çiller ise belki milyon dolarlık yatırımlarının bekası, belki geçmişinden üretilen gizli tehditler nedeniyle –ki bu tehditlerin nereden gelebileceğini söylemeye gerek yok- bu konuda kendisinden beklenen adımları atmaya bir türlü cesaret edemiyor. Her defasında taraftarlarını hayal kırıklığına uğratıyor.
Çiller’in gelip gelmeyeceği yakın zamanda kendi ağzından belli olur. Çünkü kurt politikacı ona başka bir manevra alanı bırakmadı. Onu köşeye sıkıştırdı. Şimdi ya “varım” diye ortaya çıkacak, ya da “yokum” diyerek siyaset sahnesinden ebediyen çekilecek. Tercihinin ne yönde olacağını üç vakte kadar öğrenmiş olacağız. Esasen siyaset, papatya falı açılarak yapılacak bir iş değildir. Cesaret ister, azim ve kararlık ister, kendine güven ister. Bildiğimiz Çiller cesurdur ama, azim ve kararlılığı hangi yöne kaydı, onu anlamak zor!
Çiller gelmez ise DP’de hayat biter mi? Yani bu köklü hareket tarihe mi gömülür? Bu köklü hareket Çiller’den önce de yok muydu? Ondan sonra da var olamaz mı? Bütün bu soruları ard arda koyduğumuzda verilecek tek cevap vardır. Siyasi partiler ve siyasi projeler tek kişiye odaklanarak yol alamaz. O durumda siyasi partinin ömrü, kişinin ömrüyle sınırlı kalır ki, dünyada bunun örnekleri sadece diktatoryal rejimlerde görülmüştür. Oysa Türkiye demokrasi ile yönetilmeyi hak etmiş bir ülkedir. Demokrat Parti ise çok partili demokrasinin 65 yıllık çınarıdır. Geçmişinde demokrasi mücadelesi vardır ve bu uğurda acılar yaşamış, şehitler vermiştir. Bütün bu geçmişi bir çırpıda yok sayıp, tek kişiye odaklanmak bu harekete yakışır mı?
Ülkenin DP’ye ihtiyacı var. DP siyasi denklemde yerini almazsa, ülkemizi gelecekte çok zor dönemlerin beklediğini görmek için kahin olmaya gerek yok. Sadece DP mi, MHP de siyasi denklemde var olmaya devam etmelidir ki, AKP iktidarına demokratik yollarla son verilebilsin. CHP’deki toparlanmayı da bu hesabın içinde tutuyoruz.
Şu anda ülkenin tek önceliği AKP iktidarından bir an evvel kurtulmaktır. Ülkenin birlik-bütünlüğü, yeniden adalete ve özgürlüğe kavuşması için bütün vatanseverler bu hedefe birlikte koşmalıdırlar.
DP’ye barajı aşırtarak yeniden parlamentoda söz sahibi konumuna getirecekse varsın bu kişi Çiller olsun. Bizim kendisine ne karşıtlığımız, ne yandaşlığımız söz konusudur. Ama, uzun zamandan beri “geldi-gelecek” masallarına bakarak biliyoruz ki yine gelmeyecek.
Üçlü görüşmenin tercümesine gelince: Bu görüşmeden Çiller’e onay çıkmadı, davet de çıkmadı. Aynı zarf içerisinde konmuş davetiyelerden sadece birisi Çiller’e ait. O zarfın içinde başkaları da var.
Hele şu beklenti bir sonuca bağlansın, bu davanın küllerinden kıvılcım çıkarabilecek ne nefesler var; onu da yine DP delegasyonu bulup ortaya çıkaracaktır.
DP’de ferasetin bitip bitmediğini o zaman göreceğiz!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder