2 Kasım 2010 Salı

CHP 'DEKİ "DANİMARKALI" KİM?


Siyaset karmaşık bir iştir. Sonucu aritmetik olarak karşınıza çıkar.
Ya iktidarsınızdır, ya muhalefet. Bu işin ortası yoktur!
Siyaset, aynı zamanda denklemler üzerinde yürüyen bir işlemdir. İçinde sadece dört işlem yoktur, logaritmik yönleri de vardır. Bunlar çok hassas dengelerdir. Canbazın ince tel üzerinde bisiklet sürmesine benzer. Muarızlarınız size “ha düştü, ha düşecek” diye bakarken, taraftarlarınız “ha geçti, ha geçecek!” diye bakarlar.
Düşmeye görün; yerinizi almaya hazır pek çok kişi ve oluşum vardır.
Hüner, yere düşmeden karşıya geçmektir. Liderde aranan özellik ise her şart altında bu hüneri gösterip kitlelerin alkışını almaktır.
CHP’den ve onun yeni liderinden söz etmek istiyorum.
Tartışma her ne kadar tüzük uygulaması üzerinde yoğunlaşıyor gibi gözükse de, partide bir iktidar kavgasının başladığı gizlenemiyor. Bu tüzük çekişmesi aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun liderliğini test edecek bir olay gibi karşımıza çıkıyor. Kılıçlar çekilmiş durumda. Bu mücadeleden Kılıçdaroğlu mu galip çıkacak, Önder Sav mı? Hep birlikte göreceğiz.

CHP’nin eski genel Başkanı Deniz Baykal’ı geçen gün Habertürk televizyonunda izlerken bunları düşündüm. Baykal bu defa konuya hukuk açısından yaklaştığı izlenimi veriyor, yeni tüzüğün uygulanması ısrarını sürdürüyor, bunun da ancak bir tüzük kurultayı ile yapılması gerektiğini savunuyordu. “Liderlik’te yokum!”u açıkça telaffuz etti. O’nun hedefinin şimdilik Önder Sav olduğu sır değil. Konuşmasının satır aralarından bunu bal gibi anladık. Seçimlere yedi aylık bir zaman kalmışken partide bir liderlik kapışmasını zamansız buluyordu Baykal. Ancak bir rezervi vardı, yeni genel Başkan seçimlerden başarı ile çıkarsa ne ala, çıkmazsa “Ben varım” demeye getiriyordu.
Baykal’ın gerçekçi tespitlerinden biri de şuydu: “Parti ayırımı gözetmeden, iktidar karşısında güçlü bir muhalefet bloku oluşturmak!” Bunun için MHP’ye de zeytin dalı uzatıyordu. Olur mu, olmaz mı bilinmez ama, bize göre doğru bir yaklaşım. Güçlü bir muhalefet bloku bu iktidarın sonunu getirebilir.
Şimdi geliyorum, yazımın başlığına:
“CHP’deki Danımarkalı kim?”
Bu başlığı, CHP’ye ateş püsküren yaşlı bir CHP’li ile yaptığım konuşmadan ilham alarak koydum.
“Anadan doğma CHP’liyim” diye söze başlayıp, partisine ağzına geleni söyleyen bu CHP’li beni şaşırtmıştı. Sordum:
- Madem CHP’lisin, partine neden bu kadar kızgın ve öfkelisin.
- O Danimarkalı orada durduğu sürece ben bu partiye oy vermem!
- Danimarkalı kim?
- Kim olacak, Önder Sav!
- Sav’ı tamam da, Danimarkalısı ne oluyor?
- Danimarkalılar Peygamberimize hakaret etmediler mi?
- Evet, bazı karikatürler çizildi; bununla Sav’ın ilgisi ne?
- Olmaz olur mu? Bana göre o da Danimarka’lı. O da Peygamberimizle alay etti. Hatırlayın. Hacca gitmek isteyen bir partilimize söylediği sözler yenilir yutulur cinsten miydi? Bu yüzden partimizin oyları en az 5 puan düştü. Zaten, adımız çıkmış 9’a, inmez sekize misali; halk bize bir yafta yapıştırmışken, bir de Sav’ın densizliği….
Bu tür tepkileri CHP’nin içinden ve dışından pek çok kimsenin seslendirdiğini biliyorum. Sav, ekranlara yansıyan o konuşmasında maksadını aşan sözler sarf etmiş olabilir. Ancak O’nu “Danimarkalı” diye kodlamak ne kadar insafa sığar; bunun taktiri söyleyene ait.
Konumuza dönecek olursak; hassas denge dediğim budur. Halkın değer yargıları bu dengenin en ağırlıklı unsurlarından biridir. İnancınız vardır, ya da yoktur. O, Allah ile kul arasındadır. Ancak, halk inançlarına saygı gösterilmesini bekler, onlarla alay edilmesinden hoşlanmaz. Çünkü, inanç hiçbir değerle takas edilemeyecek kadar yüce bir kavramdır. Onun, insan vicdanında ayrı bir yeri vardır. Bu konuda ağzınızdan kaçan bir laf bütün dengeleri değiştirebilir, hesaplarınızı altüst edebilir.
CHP’nin oyları Sav’ın bu konuşmasından dolayı kaç puan düştü; onu ölçecek durumda değiliz. Ancak, yaşlı CHP’linin tepkilerini “Danimarkalı” koduyla olmasa da, pek çok kişiden farklı sözcüklerle duyduğumuzu söyleyebiliriz.
Önder Sav, bu yönden de partide okları üstüne çeken bir isim.
O’nun, Kılıçdaroğlu’nun liderlik testi için “miyar”olacak olması da ayrı bir durum.

Hiç yorum yok: