17 Mayıs 2010 Pazartesi

CHP ve DP kendine gelmelidir!








Askerlerin şu sözünü çok beğenirim:
“Siz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır.”
Evet, şu içinde bulunduğumuz ortam ve şartlar bize öncelikle Cumhuriyetimizin söz konusu olduğunu gösteriyor. Cumhuriyeti dışarıdan yönetilen tek adamlı, tek hücreli saltanat rejimine dönüştürmek isteyen bir tasavvurla, bir sinsi planla karşı karşıya olduğumuz gerçeği bütün emareleriyle ortadadır.
Şimdi, partili partisiz bütün vatanseverlere düşen görev, bu denklemi bozmaktır!
Bu denklemin bir tarafında okyanus ötesi güçle sarmaş dolaş olanlar, bölücüler; diğer tarafında Cumhuriyete sadık vatan evlatları var. Onları temsil eden partiler var.
En büyüğünün başına gelenleri ibretle seyrediyoruz.
Bir kasetle işi bitirip, ana muhalefetin kanadını kırmaya çalışıyorlar. Eğer 22 Mayıs kongresine akl-ı selim hakim olmazsa bu yapıyı da bölüp-parçalayacaklar.
Bu satırların yazarı hiçbir zaman CHP’li olmadı.
Ancak, rejimin bekası ve selameti için CHP’nin güçlü bir ana muhalefet partisi olarak kalması gerektiğini hep savunageldi. Bu gün aynı inancımızı daha açık bir şekilde ifade ediyoruz. Diyoruz ki, Baykal dönmesin, CHP Kılılçdaroğlu ile yoluna devam etsin. Kamuoyunda esen rüzgar bunu işaret ediyor.
Hatırlayalım:
Ağar ile Mumcu’nun çökerttiği DYP-ANAP birleşmesi gerçekleşebilseydi, bu günkü tek parti, tek adam rejimine teslim olunur muydu?
Benzer bir oyun toparlanma çabası içinde olan DP’nin başında tekrar oynanıyor.
Gizli bir el bu tarihi çınarın kendi kök hücreleri üzerinde yeniden boy verip yükselmesini önlemek için etrafa nifak tohumları serpiştiriyor.
12 Haziran’da olağanüstü kongreye gidecek olan DP’de bir iç mücadele yaşanıyor.
Cindoruk hiç şüphesiz saygın bir isim. Ancak, bu yapının tutmadığı geçen zaman içinde açık-seçik ortaya çıktı.
Bu partide uzun zamandan beri Çiller rüzgarı esiyor! Parti tabanı Çiller diyor da başka bir şey demiyor.
Çiller’i getirtmek için 50 il başkanının deklarasyon hazırladığı söyleniyor.
CHP’de taban nasıl Kılıçtaroğlu faktöründe diretiyorsa, merkez sağın bu efsane partisinde de Çiller faktörü öne çıkıyor.
Diyelim ki bu iki olay gerçekleşti. İşte o zaman AKP’nin tek başına iktidar hayali suya düşecek, siyasi dengeler yerli yerine oturacaktır. Denklemin bu tarafı daha ağır basacaktır. Yeni bölünmeler, yeni oluşumlar suya düşecek, ana gövdelerde birleşmeler, bütünleşmeler olacaktır.
Yüzde otuzlara tırmanan CHP ve yüzde 15’lerin üstünde barajı aşmış DP bu iktidarın kabusudur.
Her iki kanadın akil adamları bu gerçeği görmelidirler.
Bizim gördüklerimizi onlar nasıl göremezler ki…

PİŞKİNLİĞE ABİDE DİKMEK…

Şu sözler kahramanımıza ait. Buyuruyor ki:
“Ahlak değerlerini yok farzedemeyiz. Bizim içimizde de böyle bir şey olsa, derhal gereğini yapar, dışarıya atarım. Tahammülü mümkün değil. Eline, diline, beline sahip olmayanla yola çıkılmaz.”
Hafızası nisyan ile malul değilse hatırlatmak gerek:
“İki gözü iki çeşme evinize sığınıp (kocam evli sekreterini kocasından ayırtıp kendisine imam nikahlı eş yapacak. N’olur, buna mani olun) diye yalvaran kadının sesine kulak verip o müptezel adamı kapının önüne koydunuz mu?”
İş, bu yüzden adam atmaya varırsa bünyenizden kaç tane bağımsız grup çıkar, onu bir siz bilirsiniz, bir de “Bizimkilerin kadına ve paraya olan zaafları bir türlü dinmiyor” diye yakınan arkadaşınız.
Öteki “Hem kel hem fodul”; güya Baykal’ı makasa alacak.
Sözün sahibinin “eşini aldatanı mağdur görmeyiz” sözleriyle halkın büyük çoğunluğunun hissiyatına tercüman olduğunu savunan bu adam, acaba kendi hissiyatını da hesaba katmış mıdır?
O’nun hikayesini duymayan kalmadı da…
Ne demeli; büyük laflar ederek…
“Milleti kör ve sersem sanarak…”
Pişkinliğe abide dikiyorlar!


=============================
NOT: bu yazı Kılıçtaroğlu'nun adaylığını
açıklamasından önce yazılmıştır..

Hiç yorum yok: