Dünya başkentlerine bomba gibi düşen Wikileaks belgeleri Ankara’yı da karıştırdı. 250 bin belge ve sayısız iddia! İsviçre’de gizli hesapları olan devlet büyüklerinden tutunuz, yabancılara şu grubun hisselerini almayın tiyosu veren bakanına; boş bulunup aynı kabinedeki arkadaşına “çok tehlikeli adam” diyen başka bir bakandan, 20 yaş altındaki kızlarla düşüp kalkmayı sevdiği, eroin ticaretine bulaştığı ve mafya ile işbirliği halinde olduğu iddia edilen parti yöneticisine kadar pek çok isim bu iddiaların arasında yer alıyor.
Belgelerin tamamı ABD kaynaklı. ABD’nin çeşitli ülkelerdeki diplomatlarının gönderdiği rapor ve telgrafları içeriyor. Ülkeler ve liderler için geniş analizler yapılmış. Adamlar lakap bile takmışlar bazı liderlere. “Teflon tencere”, “çılgın gecelerin adamı”, “paranoyak”, “her yere iri göğüslü sarışın hemşireyle giden tuhaf biri”, “korkak”, “yaşlı deli adam”…
Sarkozy “çıplak ve çulsuz imparator”, Ahmedinejat “Hitler” lakaplarına layık görülürken, en alımlı lakap İsrail Başbakanı Netenyahu’ya takılmış: “Zarif ve alımlı, ancak verdiği sözleri asla tutmayan biri”. Bizimkini de şu sözlerle pohpohlamışlar: “Anadolu halkının koruyucusu. İnatçı, kararlı ve halkının lideri..”
Şimdi geliniz, ortak bir çözümleme yapalım:
250 bin adet gizli belgeyi ABD arşivlerinden alıp internet ortamında yayımlamak bir kişinin işi midir? Elbette hayır! Bu büyük sarsıntılar planlayan, bu sarsıntılara bağlı büyük hedefler gözeten oldukça yetkin bir ekip çalışmasının ürünüdür bizce. ABD’yi baştan beri küresel güç olarak tasarlayan, İsrail yanlısı, Obama karşıtı bir grubun marifeti de diyebiliriz. Siz deyin neoconların işi, biz diyelim muhafazakar cumhuriyetçilerin. Hepsi aynı kapıya çıkıyor.
Devletin arşivlerine kolaylıkla nüfuz edebilen bu güç, hayalindeki emperyal gücü evrenin efendiliğine taşımak için önce dünyayı karıştırmayı hedeflemiş. Karıştırdı da. Bütün dünya başkentlerinde siyasi yangınlar çıkaran bombalar önce ufukları karartacak, duman dağıltıktan sonra da her şey yeni baştan dizayn edilecek.
İran öncelikli hedef. Türkiye, İran bağlamında silkelenen ülkelerden birisi. Mossad kaynaklı belgelere bakıldığında bir yerlere işaret verildiği bile görülebiliyor. Siz bakmayın Tayyip beyin pohpohlandığına; O’na da “ya bizim istediğimiz gibi duruş sergilersin, ya da bu tufandan sen de nasiplenirsin” tehdidi var.
ABD, Türkiye’yi gözden çıkarma lüksüne sahip değil. Türkiye, O’nun ortadoğudaki emelleri için elde tutulması gereken büyük bir ülke. Bu günkü iktidar ABD için “bundan iyisi bulunmaz” tadında bir müttefik! Ama, işin öbür yanında İsrail var. İsrail lobisi Erdoğan’ın sert çıkışlarından hayli rahatsız, bastırıyor ABD’yi yönetenlere. Türkiye’ye “had bildirimi” için olanca gücüyle bütün enstrümanları kullanıyor. Onun içindir ki, gizli servisleri eliyle “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” diye hükümlenen iktidarı ikame edebilecek güçlere “laikliğin bekçisisiniz” hatırlatmasıyla göz kırpmayı ihmal etmiyor.
ABD-AB rekabetini bilmeyen yok. ABD’de bu belgeleri açığa çıkaranlar, ellerindeki taşla AB kuşunun yaramaz çocuklarını da vuruyorlar. Avrupa’yı Ortadoğu’ya komşu yapmak ve BOP projesini sorunsuz bir şekilde oturtmak için Türkiye’ye AB kapılarının açılmasını istiyorlar. Buna engel olan, sorun çıkaran yaramaz çocukları da denklemden düşürmenin yollarını arıyorlar. Buradan bakılınca “Teflon tencere” ile “çulsuz imparator”un akibetleri hiç de iyi görünmüyor.
Türkiye ise “katil”e “kalkan” olmanın ceremesini şimdilik “deli”sini feda ederek çekecek gibi görünüyor.
Sonraki gelişmelerin ne getireceğini Allah bilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder