4 Ekim 2010 Pazartesi

TÜRBAN SENİN NEYİNE!

Ne güzel gardını almış dövüyordun rakibini.
Yolsuzluk diyor midesine vuruyordun.
İşsizlik diyor, karaciğerine.
Kanunsuz dinlemeler diyip suratına suratına indiriyordun yumruklarını.
Seyirci senden yanaydı.
Sen vurdukça onlar vur! diye inletiyordu alanları.
Sol yumruğunu çok iyi kullanıyordun.
Sendeletiyordun.
O da senin solundan korkuyordu zaten.
Senin solunu taklit ederek dövüyordu senden önceki rakiplerini.
Üstüste aparkatlarınla ne güzel de yormuştun rakibini.
O taraf tam havluyu atacakken,
Birileri pistin kenarından yüzüne türbanı attılar.
Etrafını göremez oldun.
Üstüste kroşeler aldın.
İran dedin, bir kroşe; Pakistan dedin bir kroşe daha!
Sen ucu görünsün, görünmesin derken,
O habire vurarak puanları toplamaya çalıştı.
Şu an maçın galibi o!
Nakavt edemedi ama sayı ile galip!
Sana bu alandan ekmek çıkmaz sayın Kılıçdaroğlu.
O alan çoktan parsellendi; bak, üzerinde 70 parsel numarası var.
Bunun anlamı şu; yüzde yetmişi bana ait.
Bu alanı ancak ben kontrol ederim diyor.
Ediyor da.
Senin yapacağın, onun kontrol ettiği alanda sek sek oynamak yerine, senin kontrol ettiğin alandan ona korkutucu hamleler yöneltmek.
Temsil ettiğin sosyal demokrasinin ilkelerini konuşturmak.
Fakiri, fukarayı onun istismarından alıp, kendi sahana çekmek!
Yani, sen olmak sen!
Taklitten sakınıp aslına dönmek!
Varoşlar benim! haykırışını yapmak.
Aile ekonomisinden söz etmen pek güzeldi; o tür söylemleri geliştirmek.
Adaleti,
İnsanca yaşamayı,
Korkusuzca yaşamayı
nasıl sağlayacağını anlatmak!
Evet; yolsuzlukların hesabını yüce divanda sorma söylemin mağdurları ümitlendirmişti.
Hala da şansın var. Bu yol senindir, yürü yürüyebildiğin kadar.
Onlarda yolsuzluk bitmez, sende söz! Vur vurabildiğin kadar.
Türban senin neyine be kardeşim!
Saçı görünmüşmüş, görünmemişmiş sana ne!
Bak o ulemaya soruyor, senin uleman mı var?
Altı okun altısının herbirine bir evliyanın ismini versen gene de sana bu alandan ekmek yok!
Bu alan onlar tarafından parsellenmiş.
Baksana, üstüne habire bina dikiyorlar.
Oysa şunu söyleyebilirdin:
“Bu işi kamu hizmet alanını düzenleyerek çözeceğim.
Hizmet verenlerin kıyafetlerinden taviz yok,
Alanlarınki serbest!”
Sen açıktı, kapalıydı derken,
Asıl yapman gerekenleri ıskalıyorsun.
Anayasa golün iyiydi, “hemen şimdi!” demen de.
Gündemi sen tayin et, onların peşinden koşma.
Ana muhalefet dediğin budur!
“Ah Demirel, ne olurdu 60’lı yaşlarda olsaydın!
Nasıl da attırırdın bunların tozunu.”
diyenlerin özlemidir etkili muhalefet!

Hiç yorum yok: