Fantastik bir hikaye
İkisi de şaşkındı.
Suçlarının ne olduğu söylenmeden, huzura getirilmişlerdi.
Birbirlerini belki o gün tanımışlardı.
İki farklı mesleğin insanlarıydılar.
Karakterleri de, yaşam tarzları da farklıydı.
Belki dünya görüşleri de…
Genç olanına sordular:
- O hocayla tanışıklığın nerden?
Hoca kimdi, birden hatırlayamadı.
Kanser uzmanı tıp profesörünü kastediyorlarmış meğer.
- Konuşmalarınızda hücrelerden söz etmişsiniz. Bu hücreler kime ve hangi amaca hizmet ediyor?
- Efenim, ne hücresi, pek bir şey anlayamadım.
- Ne hücresi olacak, çetenin hücreleri.
- Benim böyle şeylerle ilgim yok.
- İlgin yoksa bu “hücre”li konuşmalar neyin nesi? O profesörle sık sık bu konuşmaları yaptığına göre bir ilgin olmalı, değil mi?
- Ben o profesörle babamın hastalığını konuştum. Kanser hastasıydı babam. Tedavisini de bu profesör yapıyordu. Hatırladım şimdi. O konuşmalarda geçen “hücre” kelimesi kanser hücreleriyle ilgili. Bilirsiniz, kanser hastalığında hücreler bölünerek çoğalır.
- Hımmm.
- Babamı bir süre sonra kaybettik zaten.
- Hımmm.
- Peki o şahıslarla (bazı görevlileri kastediyor) yaptığın konuşmalara ne demeli?
- Efendim, ben sosyal bir insanım. Dost çevrem geniştir. Herkesle görüşürüm. Normal konuşmalardı. Kastettiğiniz konuların tamamen dışında konuşmalar. Bunda ne suç var anlayamadım?
Durup düşündüler, çocuk doğruları söylüyordu. Serbest bıraktılar.
Uçakla getirtmişlerdi, şark ekspresine koyup gönderdiler garibi.
***
Sonra ikinci adamı getirdiler.
Onun da birileriyle yaptığı konuşmalarda “papaz”, “roket” kelimeleri geçiyordu.
Anlat bakalım. Papazı nasıl öldürdünüz?
- Ne papazı?
- O papaz işte! Bilmemezlikten gelme!
- Ben Papaz mapaz öldürmedim.
- Senin öldürmediğini biliyoruz. Roketleri nerden temin edip, kime gönderdin, sen onu söyle.
- Ne roketi?
- Roket diyorsun, sonra da ne roketi olduğunu bana soruyorsun.
Adam durup düşündü.
Roket… Papaz…Bir anlam veremedi.
Sonra sorgu ilerledikçe anladı ki, “roket”de, “papaz” da arkadaşıyla yaptığı konuşmalarda geçmişti.
Bir “nataşa” muhabbetinin arasına sıkışmış konuşmalar.
Nataşa ile yatmanın adı “papaz uçurmak”,
Viyagranın adı “roket”
Adam meğer “viyagrayı aldın mı, papazı uçurdun mu?” diye soruyormuş.
“Roketleri aldın mı?”
“Aldım”
“Papazı uçurdun mu?”
“Hem de nasıl…”
Papazı uçuran uçurdu da, fatura roketi gönderene kesildi.
Olay Fantastika diye bir ülkede geçiyor.
Bu da fantastik bir hikaye.
Eğlence olsun diye…
27 Temmuz 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder