Dünyanın neresinde bir zulüm idaresi varsa, o idare er ya da geç yıkılmaya mahkûmdur.
Bunu bize önce tarih gösterdi. Nice baskı yönetimleri var ki, tarihe karıştılar. Nice diktatörler var ki önce Allah’ın, sonra insanlığın lanetiyle helâk olup gittiler.
Yaşayan zulüm yönetimleri ise günümüzde görüldüğü üzere dut ağacı gibi silkelenip duruyorlar.
İşte Ortadoğu.
Zulme karşı isyan ateşi önce Tunus’u sardı, “sirayet kanunu”gereğince oradan Mısır’a, Yemen’e, Bahreyn’e. Libya’ya sıçradı.
Tunus’un  yolsuzluklarla suçlanan Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’den sonra Mısır’da Mübarek gitti, şimdi sıra Kaddafi’de. Libya halkı “zulme karşı isyan hakkı”nı kullanıyor ve Kaddafi yönetimini düşürmeye çalışıyor.
Libya dumanlar içinde. Yüzlerce ölü var. Olaylar dinmek bilmiyor. Siz bu satırları okurken belki Kaddifi de gitmiş olacak.
Kaddafi bu ülkeyi 41 yıldan beri baskı ile yönetiyor. Petrol zengini bir ülke olmasına rağmen halkı sefalet içinde. Ülkenin kaynakları halkın yararına değil, Kaddafi ve hempalarının yararına kullanılıyor. Yolsuzlak dizboyu. İnsan Hakları ihlalleri dorukta. Buna rağmen Lider Kaddafi demokrasi ile yönetilen bir ülkenin Başbakanına, bizim başbakanımıza “İnsan Hakları Ödülü” vermek gibi bir pişkinliğe rahatlıkla imza atabiliyor.
Ve tabii, bizimki de bu ödülü büyük bir gururla O’nun elinden alabiliyor.
Mısır’a nizamat veren ses, nedense sıra Kaddafi’nin Libya’sına gelince susuyor. Herhalde alınan ödülün bunda büyük payı var.
 “Zulüm idarelerinin yıkılmaya mahkûm olduğu” tezi bir Kur’an hakikati olarak kendini ıspatlamaya devam ediyor.
Saygın bir ilahiyatçı olan eski Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri Yılmaz’a sormuştum: “İslam, nasıl bir yönetim emrediyor?” diye.
Hoca Kur’an’ın tarif ettiği yönetimi şu prensiplerle açıklamıştı:
“Hükümdar, adil olacak!
Ehliyetle yönetecek ve işi ehil olanlara verecek!
Şura’ya başvuracak. Yani, kararları ortak akılla alacak!”
“Ulü’l-emr” derken böyle bir yönetimi kastediyor İslam.
“Zalime itaat olmaz!” prensibini unutturmadan.
Dinimiz, zulme karşı baş kaldırmayı, isyan etmeyi yönetilenlere “hak” olarak veriyor.
Bundan şu hükmü de çıkarabiliriz:
“Zulüm idarelerine baş eğmek İslam’ın ruhuna aykırıdır!”
Sirayet kanunu işlemeye devam ediyor.
Nerede zulüm varsa orada isyanın ateşi yükseliyor.
Zulüm payidar olmuyor.
İbret alınırsa iyi bir ders!