3 Temmuz 2010 Cumartesi

BUNLARA BAKIP
DİNİNİZDEN SOĞUMAYIN!

Kahırdan lütfa uğradılar.
Yolsuzluğa,
Yoksulluğa,
İşsizliğe,
Adaletsizliğe,
Adam kayırmacılığına…
kahreden milyonların lütfuna uğrayarak iktidar oldular.
“Bunlar müslümandır haram yemezler.”
“Bunlar müslümandır yetim hakkına tecavüz etmezler.”
“Bunlar müslümandır komşusu açken tok yatmazlar.”
“Bunlar müslümandır, Hz. Ömer adaletinden şaşmazlar.”
“Bunlar müslümandır, emaneti ehline verir, kayırmacılık yapmazlar.”
Müslümanlığın ne kadar güzel tanımı varsa, bu tanımları bunlarla özdeşleştirip sandıkları patlattılar.
Kahırdan lütfa uğrayanların iktidarını kurdular.
Sonra ne mi oldu?

Bunu Milli Görüşçü Şevket Eygi’nin; Milli Gazete’deki köşe yazısından okuyalım:

“Dünya hırsları sizi sarhoş etmiş. Para, servet, mal, zenginlik, riyaset, hakimiyet, saltanat, şöhret şehvetlerinin esiri olmuşsunuz. Hiç doymuyorsunuz. Paraşütsüz düşüyorsunuz, frensiz iniyorsunuz da haberiniz yok.

Parayla elde edilen, paraya bağlı olan gücün gerçek güç olmadığını bilmiyor musunuz. Bu dünya değirmeni sizin gibi nice buğdayı un etmiştir, haberiniz yok mu?

Kur’an’ın, Sünnetin, İslâm’ın, Şeriatın dışındaki her şeyin geçersiz ve heder olduğunu anlamamışsınız; İslâm’dan Müslümanlıktan bahs edip duruyorsunuz. İslâm düşmanlarını dost ve velî edinmişsiniz. Doğrusu çok çürük iplere yapışmışsınız.

Asıl gücün doğru sahih bir iman, bilgi ve kültür, yüksek ahlâk ve karakter, ihlas, dürüstlük, sadakat ile kazanılacağını niçin idrak etmiyorsunuz?
Sizden önce nicelerin düştüğü çukurlara düştünüz. Akıbetiniz parlak değil.”
Bu isyanı, bu pişmanlığı sadece Eygi mi dile getiriyor?
Keşke böyle olsa ve bu üslupta olsa.
Toplumdan farklı tepkiler yükseliyor artık.
“Bunlar müslümandır” diyerek oy verenlerin tepkisidir bu.

Son günlerde şu sözleri sık sık işitir olduk:
“Bu nasıl müslümanlık?”
“Bunlar müslümansa ben neyim?”
“Müslümanlıkta bunların yaptıklarının yeri var mı?
“Beni dinimden soğuttular.”
En tehlikeli olanı da bu son cümle:
“Beni dinimden soğuttular.”

Oysa yüce dinimiz böyle mi diyor?
“Yetim hakkı yeme” diyor.
“Adaleti çiğneme ve çiğnetme” diyor.
“Çıkarcı olma, adil davran” diyor.
“Zalimlerle beraber olma” diyor.
“Kibirli olma” diyor.
“İyiliği karşılık beklemeden yap” diyor.
“Yalandan, riyadan uzak dur” diyor.
“Heveslerini kendine ilah edinme” diyor.
“Karar verirken vicdanının sesini dinle” diyor.

İslamiyetin gereklerine uydularsa, haram yemedilerse, adaletli davrandılarsa, hakkı çiğnemediler ve çiğnetmedilerse, emaneti ehline verdilerse…

Milli Görüşçü ve İslamcı yazar Mehmet Şevket Eygi bunlara niçin beddua ediyor?
Niçin “Allah cezasınızı versin!” diyor?
Madem söze Eygi ile girdik, sonunu da O’nun “kahriye”siyle bitirelim:
“Vah size, eyvah size...
- Haram rant yiyen İslâmcılara yazıklar olsun, 2 yakanız bir araya gelmesin, tepe üstü düşün, beter olun, berbat olun!
- İhalelere fesat karıştıran sahte İslâmcılar. Başlarınıza o ihaleler kadar taş düşsün!
- Saçı bitmedik yetimlerin, fakir fukaranın hakkını çiğneyen uğursuz İslâmcıları gözümüz görmesin.
- Emanetleri ehil ve layık olana değil, kendi yakınlarına dağıtan İslâmcılar!.. Sizin yatacak yeriniz yok.
- Arazilere fazla yapı, fazla kat izni çıkartıp, oluşan ranttan milyonlarca lira haram komisyon alan İslâmcılar!.. O komisyonlar size zehir zıkkım olsun!..
- İslâm’ı yeryüzünden silmeye yemin etmiş amansız kâfirlerle işbirliği yapan İslâmcılar!..”

Aman dostlar, bunlara bakıp da dininizden soğumayın.
Onlarınki dindarlık değil, din üzerinden oy ve çıkar devşirmeciliği.
Bunun da İslamiyet’te yeri yok.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Büyük Düşünür Muhammed İkbal'de bu gibiler için, aynı hayal kırıklığıyla
Kaçtım Müslümanlardan sığındım islama demişti.
Lüks bir hayat, lüks villalar, tutulmayan sözler,
Kuran kursu öğrenim yaşının sekiz yıldır indirilmemesi unutturulması , başörtüsü meselesinin unutturulması çözülmemesi ve hatta şimdilerde Kemal Kılışçdaroğluna bu konuda destek olacaklarını açıklayan AKP milletvekilleri, süper lüks otellerde yedi sülale yapılan tatiller, millet aç ve işsizken insanlarla alay eder gibi her bir valinin, bakanın, beleiye başkanının altına alınan trilyonluk makam arabaları, bu yetmezmş gibi valilerin hanımlarına bile ayrıca milyarlık makam arabaları almaları.
Azıcık eleştiri için konuşanların tehditle ve baskıyla susturulma çabaları, bakanların halkın sitemlerine azarlayarak halkı susturmaları.
Devletin uçağını başbakan ve efradına özel uçak gibi kullanılması.
yurt dışı gezilelerde yapılan fahiş harcamalar
Ve daha neler neler ...
Ama vardır hepsinin fetvası ve beyinleri satılmış ılanların bunlara izahı.
Şunu unutmayın sizler sömürülmeye ve kandırılmaya hazır olabilirsiniz ama ben yokum ve en azından itirazımı yapıp, haksızlıklara beddua ediyoru.

FERİT