Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’la
hemşehrilik ilişkisinin ötesinde 40 yıla varan bir dostluğumuz var.
O’nunla yollarımız Kültür Bakanlığı’nda kesişti. Rıfkı
Danışman’ın bakanlığı döneminde ikimiz de Kültür Bakanlığı’nda göreve
getirildik. Ben Basın Müşaviri, O Bakanlık müşaviri olarak görev yaptık.
Sonraki dönemlerde farklı yerlerde bulunduysak da dostluğumuz hep devam etti.
Bu gün de Ortak Değerler Derneği çatısı altında birlikteliğimiz devam ediyor.
Aydın ve iyi yetişmiş bir din adamı. Fevkalade iyi bir insan, iyi biri dost.
Mehmet Nuri Yılmaz’la zaman zaman dini sohbetler
yapıyoruz. Son sohbetimiz İslam ülkelerinin durumu üzerineydi. Tunus ve
Mısır’da cereyan eden olaylardan hareketle İslam ülkelerinin durumunu
değerlendirdik. Daha doğrusu; ben sordum, o cevapladı. Şimdi o sohbetten
çarpıcı anekdotlar veriyorum:
İSLAM ÜLKELERİNE
DEMOKRASİ GELECEK
“On yıl önce Diyanet İşleri Başkanı olarak şunu söylemiştim: Kanlı mı olur, kansız mı olur
bilemem ama İslam ülkelerine er ya da geç demokrasi gelecektir. Müslüman
halklarda bu yönde kıpırdanmalar başladı. Tunus ve Mısır bunun ilk işaretlerini
verdi. Sırada başkaları da olacak gibi görünüyor.”
ADALET VE EŞİTLİK
“Müslümanlıkta
adalet, eşitlik, işleri ehline vermek var, din, vicdan, fikir özgürlüğü var.
Bunlar vazgeçilmez unsurlardır. Bir ülkede bunlar varsa Müslümanlık var demektir. Bunların olmadığı ülkede adı ne olursa olsun, İslam yok demektir. Müslümanlığın günün şartlarını dikkate alması, geri bir din olmaması lazım. İnsana değer veren bir din olduğunu bütün dünyaya anlatmalıyız."
BATI’NIN İSLAM’A BAKIŞI
“Bazı Batılı ülkelerin İslam’a bakışı değişmelidir.
Öyle bir Müslüman imajı meydana getirilmiş ki, İslam denildiği zaman şiddet,
işkence, çağ dışı görüntüler, kadını eve hapseden, sosyal hayattan tecrit eden
bir görüntü veriliyor. Bu imajı silmek lazım. Türkiye, yaşayışı, görüntüsü, kadınlara
tanıdığı haklarla bu imajı silebilecek bir Müslüman ülkedir.”
KADIN DİRENİŞİ
“Globalleşen dünyada kadının hak ettiği yere gelmesi
kaçınılmazdır. Bu ülkelerde de kadının direnişi var. Bu direnişin sonunda
kadınlar hak ve hürriyetlerini elde edecektir. Kadın haklarını Araplar
geriletti. Kadın, hayattan soyutlandı. Sadece cinsellik gözüyle bakıldı.
İslam’a çok ters."
İSLAM’DA DİKTA OLMAZ
“Müslümanlığın özü dikta rejimlerle bağdaşmaz. Kralların ya da sultanların mutlak hakim
olmaları, devleti yönetmeleri, İslam’ın ruhuna terstir. Bir ülkenin kaderi bir
ferdin ağzından çıkacak sözlere veya imtiyazlı bir zümrenin yönetimine
bırakılamaz. Bu açıdan demokrasi İslam’ın özüne en uygun yönetim biçimidir.
İslam’ın ilk zamanhlarında uygulanan idare de cumhuriyet idaresidir. Eşitlik
temeline dayanır. İslam’da gerileme istibdadi bir yönetim tarzının egemen
olmasıyla başlamıştır.”
KONUŞAN TOPLUM
“İslam’ın Halifesi Hz. Ömer ‘sustuğunuz sürece sizde hayır yok, konuşursanız sizde hayır
var’ demiştir. Yani, konuşan bir toplum istemektedir İslam dini. Susan bir
toplum değil, konuşan bir topluma ihtiyaç var. Fikir hürriyetinin gelişmediği
bir ülkede ilmin, sanatın, teknolojinin gelişmesi de mümkün değildir. Din buna
engel değil, aksine teşvik edicidir.”
Mehmet Nuri Yılmaz hoca 12 yıl önce de, yani Diyanet
İşleri Başkanı sıfatıyla da bunları söylemiş. Şimdi aynı sözlerin günümüze ne
kadar iyi oturduğunu, yaşadığımız olaylar ve gelişmeler karşısında ne kadar
değerli olduğunu bir kez daha anlamış bulunuyoruz.
Söz, anlayana…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder